TIRHANDİL HAKKINDA

Tekne üretimi “başı-kıçı bir” tipli tekneler ile başlamıştır ve tirhandil bu gövde türünün hala üretilen en güzel örneklerinden biridir.

Ülkemizde “Tirhandil” ya da Bodrum ağzında söylendiği gibi “Tırhandıl” denilen tekneye, Yunanistan’da “Trechandiri” denilmektedir. Trechandiri sözcüğünün, koşu-koşucu anlamına gelen ‘trechei’ kelimesinden türediği düşünülmektedir.

Yunanlı akademisyen Kostas Damianidis, 1989 yılında tamamladığı ‘Vernacular Boats and Boatbuilding in Greece’ (Yunanistan Yöresel Tekneler ve Tekne İnşası) başlıklı doktora tezinde, başı-kıçı bir tekne türleri sınıfında yer alan tirhandilin kökeninin 17. yüzyılda Adriyatik Denizi kıyılarında üretilen ‘Trabaccolo’ya dayandığını belirtmiştir.

Teknenin, Yunanca adının ‘trikandini’ olduğu ve bunun da üçe bir anlamına gelen ‘triakena’dan türetildiğini belirten kimi görüşler de vardır. Bu görüşlere, teknenin eninin boyuna oranının yaklaşık olarak üçte bir olması neden olmuş olabilir. Bu genel bir söylem olsa da, her tirhandil ustasının kendisine sakladığı bir en-boy oranı vardır.

Bunun yanı sıra Tirhandil için kullanılan ‘’İki başı bir’’ tabirinden de anlaşılacağı gibi, başı ve kıçı simetrik, hilal şeklinde bodoslamalarıyla geniş bir karın ve yuvarlak bir gövdeye sahiptir. Alçak omurgası, parampeti ve kavisli gövde yapısı, tekneye estetik bir duruş ve denizci olma özelliği katar.

Tirhandiller; geniş karnı, sağlam yapısı ve fırtınalara karşı duruşuyla, yıllar boyunca yük taşıma amaçlı kullanılmıştır. Eniyle boyu arasındaki oran sayesinde de üstün bir manevra yeteneği olan Tirhandil, yekeyi basınca hemen cevap vermesi ve neredeyse boyu kadar yerde dönebilmesi özelliğiyle de sünger avcılarının gözdesi olmuştur.

Birçok Tirhandil ustasının vazgeçemediği, bodoslamalarındaki ay şeklinde oyuntu ve ay-yıldız oymaları tekneye ayrı bir zarafet katar.

Tam anlamıyla bir yelken teknesi olan Tirhandil, ilk üretim yıllarında tek direkli ve Latin yelken donanımlıydı. Seyir ve kullanım avantajları nedeniyle, günümüzde Latin yelken çok tercih edilmezken, Tirhandil’lerde randa ve özellikle Marconi donanımlar yer almaya başlamıştır.

Bodrum’da Tirhandil’ler, özellikle mübadele sonrası Giritli’lerin gelişiyle daha çok görülmeye başlar ve süngerciliğin yaygınlaşması ile birlikte giderek artar.

Bodrum’un bilinen ilk Tirhandil’ini; Girit doğumlu, Nami’nin Mehmet kızağa koyar. Tekneyi, yine bir Girit doğumlu ve Bodrum’un ilk süngercilerinden olan Ali Cengiz sipariş etmiştir. Bodrum’da yapımı bilinen ilk Tirhandil ‘’Atilla’’, 10,5 metrelik boyuyla, Kumbahçe sahilinden 1933 yılında indirilir. Bu, Bodrum tekne yapımcılığı için bir dönüm noktasıdır.

 Tirhandil imalatının ilk yıllarında, geleneksel ahşap teknelerde olduğu gibi, tirhandillerin yapımında da yöresel ağaçlar kullanılırdı: Kızılçam, karaçam, sedir, özellikle omurgada okaliptüs. Günümüzde, geleneksel üretim olduğu gibi lamine tirhandiller de üretilmektedir.

Geçmişte sünger avcılığı ve yük taşıma işleri için 7-12 metre aralığında yapılan Tirhandiller, değişen talepler ve lamine teknolojisinin de etkisiyle 18-20 metreye kadar uzamış durumdadır.

Günümüzde, yaşayan Tirhandil ustalarının en önemlilerini; Çolak Erol (Ağan), Kıvırcık Mustafa (Cengiz), Uğur Susam, Hacı (Mustafa Özkeskin) olarak sayabiliriz. Bunlar, bir çırpıda aklıma gelenler. İsmini hatırlayamadıklarım sanmasın ki kendilerini unuttuk.

Bodrum, tersane bölgesine gelirseniz, hala atölyelerinin başında olan Çolak Erol ve Kıvırcık Mustafa’yı kime sorsanız bulursunuz. Hacı’nın atölyesi Bodrum-Kızılağaç’tadır ve Uğur Susam’ı da orada bulabilirsiniz.

 

Kaynak: Bodrum’un Gayıkları, Saner Gülsöken

Bodrum Deniz Müzesi Yayınları